Bu kargaşanın içinde dönenip duruyoruz hepimiz ve birbirimizi kandırmayalım! Hayatımız beklentiler üzerine kurulu: “Beni unuttu mu?” dememiz, onun (artık her kimse) bizi hatırlamasını beklememizden kaynaklanır! İnsanlar da sizin onlardan beklediklerinizi sizden bekler ve bunun iki türü var:
Birincisi ve doğru olanı karşı tarafın size yönelttiği beklentilerinin düzeyini siz belirlersiniz. Siz mahalle takımında futbol oynuyorsanız, kimse siz Real Madrid’den 100.000.000$ alamadiniz diye hayal kırıklığına uğramaz. Ama siz bu beklentileri bazen ister istemez yukarı çekersiniz. Yaptığınız bir iş öncekinden daima daha iyi olmalıdır, hep daha büyük oynamalısınızdır, bununla yetinmemelisinizdir. Bu sizin hatanız olmakla birlikte bu reaksiyonu başlattığınız anda etrafınızdakiler tarafından da körüklenmeye başlar. “Sen yaparsın!”, “Sen aslansın!”, “Abi bu çocuk var ya, hem şunu, hem bunu, hem de bunu aynı anda goturuyo, super bi çocuk!” vs.. Bu sözler etrafınızda dönenmeye başladı mı size de ister istemez bir gaz gelir. Potansiyeliniz dahilinde ilk kısımları da aşarsınız belki rahatça ama durum gittikçe çekilmez bir hal almaya başlar ve bir gün nefes nefese durup ellerinizi dizinize koyarak soluklanırken düşünürsünüz: “Ne zamandır dünyayı ben kurtarıyorum?”
İkincisi ve tasvip edilmemesi gereken türü ise insanların, sizden beklentilerinin düzeyini kendilerinin belirlemeleridir. Bu ilk maddenin ileri aşaması gibi görünüyor ancak giriş olarak farklı. Bu tür etkileşim genelde anne, baba ve yakın akraba, bazen de kız arkadaş, kanka beklentilerinin ürünüdür. Siz doğuştan sanatçı ruhlusunuz belki ama peder bey bunu anlamamakta ısrar eder ve siz ona göre doktor olmalısınızdır. Kız arkadaşınız güzel değildir belki ama yatakta sizi çok memnun ediyordur ve asıl istediğiniz konuşabildiğiniz bir kızdır ve sizin kız arkadaşınız bunların tümüdür ama annenizin “Gelin Adayı” inatla başkasıdır. O’na göre siz ev işlerinden anlayan, usturuplu giyinen (düşük bel pantolonlara bye bye) bir “ev kızı” yla beraber olmalısınızdır. Çünkü ileride ev bark sahibi olunca herşey farklı olurmuş! (Sanki kaptığım gibi nikah masasına götürüyorum kızı!) Kız arkadaşınız ise kendi derdindedir tabi, üniversiteyi yanında okumanızı ister, askere gitmemenizi ister, duyarlı, nazik, geceleri eve kadar bırakan bir erkek olmanızı ister. Kankanız ise doğal olarak O’na her zaman destek olabilmenizi ister, ileride iş kuracaksınızdır, beraber çalışmak ister, atılımlar yapmak ister.
İkinci kısımda olanları genelde uzun süredir yaptığınız için farkında değilsinizdir ve kendi kendinizden beklentileriniz gibi görürsünüz ama kaynaklandıkları noktalar oralar değil. Beklentiler beklentileri doğurur, siz kız arkadaşınız için şehirde kalırsanız bu sefer ibreyi tersine döndürürsünüz: “Madem burada kaldım, buna değsin!” anlayışı baş gösterir ki bu da sizin kız arkadaşınıza yönelteceğiniz yeni beklentiler manasına gelmektedir. Daha iyi bir kız arkadaş olmasını beklersiniz, eskiden gözünüze batmayan küçük hatalar bu noktada gözünüzü çıkarmaya başlar...
Tüm hayatımıza yön veren, yaptıklarımızı ve yapmadıklarımızı ve hatta onları neden yaptığımızı ve yapmadığımızı belirleyen bu beklentisel dünya çok sıkıcı olmaya başladı. Yukarıdaki iki seçenekten ilkini uygulayıp kontrolü ele almadıkça insanların ve sizin sizden beklentileri ve beklentiniz artıyor. Doğru orantılı olarak sinir-stres kat sayınız da katlanıyor, siz gerildikçe etrafınızdakileri geriyorsunuz, hayat şişkin bir balon oluyor patlaması an meselesi olan.
Hedefi yüksek, beklentileri normal düzeyde tutmak gerek. Yoksa ne siz rahatlayabilirsiniz, ne ben! Birbirimizi kandırmayalım...
4 comments:
Herkesin bizden beklediği oranda şeyler bekliyoruz bizde onlardan aslında dimi fab?(=
Karşımızdaki gözümüzde ne kdr mükemmelse o kdr ii zamanla daha ii şeyler beklioruz ki bu da insanın kanında var yaa..
mesela ben yazılarını okudukça daha fazla yazmanı bekliyorum senden... ;)
bu beklentisellik muhabetiniz süperr olmuş gerçekten.sizi tebrik etmeden geçemedim.ğüzel bi konu seçmisiniz yazar bey..
bol kalemli günler..
:):) güzz
canımı sıktın fatih ya:( kafam karıştı aklım bulandı zaten ikiside aynı gibi, düşünmem lazım güzel olmuş
fatih unutmuşum u yazını yorum yazdığımı dahi sonra gmailime girdim 3 sene aradan sonra, zamanında sevdiğim bir dostuma bu yazının inkini göndermişim 'beklentiler' diye. girdim linke tekrar okudum. ne tuhaf şuanda bana daha farklı şeyler hissettirdi yazın. yorum yazan o dicle'yi nekadar büyütmüşüm. :) 3 sene sonra bir daha okunmak üzere:)
Post a Comment