Friday 10 August 2007

Daha Çok Var...

Güzel memleketim ve güzel memleketimin güzide halkı her fırsatta ne kadar kıt akıllı ve sığ düşünceli insanlar olduğumuzu hatırlatmak için elinden geleni yapıyor.

Bilirsiniz, bizde kuaför ve berber kavramları vardır. Genel olarak kuaför bayanların, berber erkeklerin mekanıdır. Bu zaman içinde biraz da olsa değişti. Kendimden ve yaşadığım mahalleden biliyorum. Duvarları aynalı küçük bir dükkan, berber koltuğu, ustura, makas, tarak ve havludan oluşan eski mahalle berberleri uzun zaman önce yerlerini “erkek kuaförleri”ne bırakmaya başladı. Artık erkekler de bayanların ki kadar şık mekanlarda saçlarına şekil verdiriyor, stil kazandırıyor, yüz bakımı yaptırabiliyordu.

Ne var bunda? Hiç bişi. Ben de bundan belki 10 sene önce başlayan bu akıma kendimi bırakmıştım. Cilt bakımı yaptırmasam da şık ve temiz mekanlarda tıraş olmak çok daha keyifli. Ancak geçenlerde bu akımın daha da ilerlediğini ve henüz bizim buna hazır olmadığımızı gördüm.

Adını vermeyeceğim tabii ki. Bizim buraların en şık bayan kuaförlerinden biri. Bi süre önce mevcut mekanının küçük bir kısmını erkek kuaförüne çevirdi. Mekanların ayrı kapıları var ama içeriden de iki tarafa geçilebiliyor. Benim buraya ikinci gidişimdi.

Velhasılıkelam, kuaförlerden birinin işinin bitmesini bekliyordum. O arada iki tane adam geldi kuaföre. Biri sakal tıraşı olacak. Abi oturdu koltuğa. Yanındaki arkadaşı da bekleme kısmında oturdu benim gibi; küçücük bir yer zaten. Biraz sonra fark ettim ki mekanı ne kadar lüks de yapsan, erkek-kadın ayrı kavramını ortadan kaldırıp mekanı unisexe doğru da götürsen bizde işe yaramaz. Henüz hazır değiliz.

Erkekler bilir. Klasik erkek kuaförleri çoğunlukla geveze olur. Hatta dizilerde filmlerde de hep ona buna laf taşıyan karakter olarak da kullanılır erkek berberleri. Bi de bayılırlar bol keseden atmaya. (Hepsi böyledir demiyorum elbette. Tanıdığım harika insanlar da var bu işi yapan. Onları tenzih ediyorum.) E erkek kuaföründe konuşulan konular arasında birinciliğe oynayan iki konu vardır ve asla değişmez: Futbol ve kadınlar.

Ben orada beklerken muhabbet başladı. Henüz futbol sezonu açılmadığından olacak ki konu kadınlar üzerineydi. Önce yan taraftan işini bitirmiş çıkan bi bayan üzerine konuşmaya başladılar. “İşte bu da böyle bi hatun. Taş gibi. Geliyo sürekli. Vs vs.” Sonra bir diğerine sıçradı muhabbet. “Bi tanesi var. Şöyle dedi geçen gün. Hem çıkalım diyo. Eve çağırınca gelmiyo. Bıdı bıdı…”

Yani en nefret ettiğim erkek muhabbeti! Pek kulak vermedim ama ister istemez “Abi paran varsa her şey olur.”, “30 milyona ne istersen yaparlar.”, “100 liraya sabaha kadar.”, “Bununla eve gider gitmez maç başlar.” (Maç derken neyi kastettiğini biliyoruz.) gibi konuşmaları duymak zorunda kaldım.

Son noktayı da şu söz koydu: “Abi İstanbul’da ete para vermeyeceksin!”

Bu ne ya?!

Adam “et” diyo ya! Neymiş efendim? Erkek kuaförüymüş, şıkmış, modernmiş, metroseksüelmiş, unisexmiş!..

Daha bi arpa boyu yol gidememişiz. Ne unisexi?! Adam “et” diyo! Biz de diyoruz seçimler nasıl böyle oldu, ne olacak bu ülkenin hali, bıdı bıdı bıdı!

Nerden nereye bağladın diyeceksiniz ama bence pek bir fark yok. Her durumda “eğitim şart!”. Bu budur yani. Ne eksik, ne fazla. Bu zihniyette adamlar olduğu sürece nerede nasıl ilerleriz?

Toplum, temel taşları üzerinde yükselen bir piramittir ve temel taşları sağlam olmadan toplum yeterli yüksekliğe kavuşamaz. Kültürümüzde ev, sokak, mahalle, esnaf, komşu gibi çok önemli kavramlar var. Bu bahsettiğim olay her şeyin temelinde benim gözümde. Boşuna demezler “Esnaflık zor zanaat” diye. Bi bildikleri var…

Daha çok var yükseklere ulaşmamıza. Hala temel taşlarını oturtamamışız ki biz…

Not: Bu yazı sadece belirli bir olaya yönlendirilmiştir ve hakkıyla bu mesleği yapan herkes tarafımdan tenzih edilmiştir.

20:15 / 06.08.2007 / ev / bilgisayar

/ duman – sen ben

Wednesday 8 August 2007

Zaman, hızlı, çok...

zaman çok hızlı geçiyor... fazla hızlı...


bizim bildiğimiz "1 dakika 60 saniyedir." anlayışından çok daha hızlı.

daha dün gibi hatırladığım 10 yıllık anılarım var.
10 yıl bu, boru değil! 5 yaşından sonraki kayda değer yaşantımın yarısı!

bir gün gözümüzü açtığımızda 60 yaşında ve bir yatakta yatıyor olacağız. dün gibi gelen 10 yıllık anılarımdan hareketle bunun 4,5-5 gün gibi bir sürede gerçekleşebileceğini söyleyebilirim...

bir gün gözümüzü açtığımızda 60 yaşında olacağız ve bir çok şey için çok geç olacak. dünyayı fethetmek için artık yeterli olmayan vücuduma rağmen bilge zihnim ve hala dün gibi olan anılarım beni o zaman tatmin edebilecek mi?

işte beni hayatta birşeyler yapmaya iten elimdeki en sağlam soru bu...

.
..
...
tatillere çıkmak...
yükseklerden denize atlamak...
çılgınca eğlenmek...
iş hayatında başarılı olmak...
ödüller almak...
aşkı bulmak...
aşkı kaybetmemek...
...
..
.

yoksa ebediyen genç kalabilsek kariyeri kim ne yapsın?..


23:30 / 08.08.2007 / çarşamba / ev / bilgisayar

Tuesday 7 August 2007

Dolu Pazar


(04.03.2007 Tarihli MSN konuşmasından aynen alınmıştır...)

fab:
canıııııım

B5ER:
efendim

fab:
nabeeer?
fab:
ben bgn araba kulladım

B5ER:
ooo maşallah aferin sana
B5ER:
senden nbr bakim

fab:
ii walla
fab:
bomba bi gündü
fab:
bi kere makina yı izledim, okan bayülgen yani, 4,5 da yattım
fab:
sora 9 da kalktım
fab:
ablamlarla kahvaltıya gittim
fab:
kilyosa
fab:
sora orda biraz turladım arabayla
fab:
sora donu$te de kilyosda sarıyere, şakır şakır yagmurda, virajli mirajli yollarda araba kullandım

B5ER:
ya bu arada bizde çekimlerin yarısını kilyosda yaptık

fab:
kilyosdan sarıyere bak, boru deill
fab:
sora elçin e ugradik (ben oraya kdr surdum yani arabayi ve gaayet guzel parkettimm!)
fab:
elçin de serçinin kardeşi
fab:
serçin de kankam
fab:
ama şimdi canada da
fab:
elçin de biraz oturduk, kalktık, donduk bu tarafa
fab:
taksimde kızlar vardı bizim
fab:
oraya gittim
fab:
onlarla sinemaya girdim
fab:
umudunu kaybetme, will smith in filmi, süper

B5ER:
bomba bi gün geçirmişsin anlaşılan

fab:
mutlaka izle, ağladım sonunda

B5ER:
ne güzel

fab:
kızları da böylece görmüş oldum, sınıf arkadaşım onnar benim: banu, güzin, tuba
fab:
bi de dilek var ama o antalya ya geri döndü, dersane öğretmeni. ama sevgilisi hüseyin hala burda. o da arkadaşım ama iş bankasında çalışıo. aslında o da antalyadan gelme. askerden sora antalyaya yerleşcek, dilekle evlenip çok mutlu olcaklar, 8 senedir çıkıolar
fab:
sora ordan cıktım, biraz gec kalaraktan evde burcuyla buluştum

B5ER:
haha çok hoşsun senn yaa

fab:
burcu da benim eski sevgilim nilüferin en yakın arkadaşıydı. sora ben nilüferden ayrıldım, burcu bizim okula girdi o sene. ben 4. sınıf, o 1. sınıf olduydu. sora biz iş kurduk. bkz. www.reklamgiy.com
fab:
burcu kanka yani benim
fab:
zaten ReklamGiy i de deniz ben burcu serçin kurduk
fab:
bak bu canada daki serçin
fab:
heh
fab:
!

B5ER:
=)

fab:
burcuyla biz kanka yani, süper arkadaş!
fab:
o şimdi bi ajansta
fab:
zamanında biz ReklamGiy i kurunca tanıştık onnarla
fab:
daa yeni başlıyodu onlar ama şimdi aldı yürüdü tabi. burcu da uzun zamandır orda çalışıo. ReklamGiy i bırakıp oraya geçmişti. çok geliştirdi kendini, süper bi iş kadını olma yolunda. gençlik ajansı gibi bi yer orası, youth republic.
fab:
bana geldi işte, biraz dertleştif falan
fab:
sora benim işime yardım etti, böyle böyle yapcan dedi
fab:
bi fuar icin stand fikri tasarladık
fab:
bütçeyi falan gösterdi bana
fab:
mekanizmasını yaptık, nası olcak etcek falan
fab:
sora ben onu eve bıraktım
fab:
dönerken babaneme ugradım
fab:
öptüm bi, bişi istio musun die sordum
fab:
sıkıldıysan susiim?
fab:
sora cafeye gectim. annemler arkadaşlarıyla cafedeler, rıdvan abiyle nimet abla
fab:
çocuğu var gökay, ortanca o, bnm bebeklik arkadaşım, 8 sene aynı sırada oturduk ilk okulda ve orta okulda
fab:
şimdi evlencek işte o da
fab:
pek görüşemioz eskisi gibi
fab:
bi de kardeşi koray la abisi volkan var
fab:
bu babamla rıdvan abi de küsmüştü de yeni barıştılar, yılbaşında annemler çat kapı gidince
fab:
yaaa

Şu anda bir titreşim gönderdiniz.

fab:
susiim istiosan?..

B5ER:
dinliyorum

fab:
soracıma
fab:
ben babama ve anneme ve rıdvan abiyle nimet ablaya bugun araba kullandıımı anlattım
fab:
süper kullandım dedim, 10 numara 5 yıldız yani!
fab:
bi de güzel park ettim dedim!

B5ER:
=)

fab:
babama sölüorum çünkü bana arabayı vermio!
fab:
pek kıymetli arabası
fab:
sora da eve geldim
fab:
yagmur yagıo burda
fab:
bi de dun ay tutuldu
fab:
ben goldie yi gezdirirken izledim dun ak$am
fab:
booole tutuldu resmen
fab:
cok ilginc...
fab:
...bittii

22:50:27 – 23:02:44 / 04.03.2007 / Pazar / ev / MSN

Related Posts with Thumbnails