Thursday 9 October 2008

İngiltere Günlükleri:

20 Günde Devr-i Britanya

York'tan 'kuzeye', Edinburgh'a doğru giderken Mor ve Ötesi'ni açtım.

Rastgele modunda “güneye giderken” şarkısı çıktı ilk.

“Yolda, güneş yükseliyordu,

Güneyeeee giderken!”

Benimse otobüsümün üstünde, kurumayan yağmur damlaları...

(10.08.2008 / 14:47 / pazar / edinbra otobüsü)

BÖLÜM III: EDİNBRA

10.Ağustos.Pazar (164. Gün)

Yaklaşık 6 saatlik otobüs yolculuğunun ardından Edinburgh sana kollarını açsın. (“Edinbra” okunur...) Princes Street'e çıktığın anda ilk gördüğün şey, “Scott Monument” in harika endamı olsun; dayanamayarak fotoğraf makinana sarıl!.. (“pırinsıs sitriğt” ve “sıkot monümınt” okunur...)

...Bu gece kalacağın hostel, “65 Cockburn Street” adresindeki “Edinburgh Backpackers” olsun. (“sikstifayf koğbın sitriğt” okunur...) 1 numerölü odanın M isimli güzide yatağı sana aittir...

High Street (“hay sitriğt” okunur...) saatler 17:30'a gelirken rengarenk ve cıvıl cıvıldır. Edinburgh festivalle çalkalanmaktadır ve burası festivalin merkezidir. Ağustos ayı boyunca bir sürü festivalin olageldiği Edinburgh Festivali, dünyanın en büyük festivallerinden de biri olsun. Bunlar arasında “Fringe” olarak anılanı, komedi şovlara ve canlı performanslara ev sahipliği yapan en bi zevklisi olsun festivallerin.

...Harika sesi ve gitarıyla zenci bir abi, kutusuna para atınca sana baloncuk yapan deniz kızı abla, yabani bir adam kılığında heykel gibi duran bir başka abi, elinden geleni yapan bir jonglör ve James! İzlediğin şovlar arasında “The Tartan Trickster – James James”in farklı bir yeri olsun.

Kalabalığı toplamak için 1,5 m'lik bir balon yutsun önce James!

Ardından küçük topları yok edip geri getiren, şapkasından tavşan değil, kavun çıkaran ve şakalarıyla kesinlikle çok komik bu illüzyonist şovunu yapsın sen hayran hayran izler ve kameraya alırken. (http://thetartantrickster.com/)


...Saat 20:55'de, hostelinin hemen yanındaki Southern Cross Cafe'de %15 indirimli “Haggis”ini yemek üzere hazır bulun. Haggis, İskoçya'nın meşhur, bol etli ve yağlı bir yemeği olsun. Afiyetle yensin! (“hegis” okunur...)

Haggis'in ardından üstümüze bir ağırlık çöksün. Yorgun bünye odaya çıksın, uzanılan yatakta uykuya dalınsın. (21:30) Uyandığımızda gün bitmiş olsun.

Gece yarısı uyanıp, “çıkıp bir dolaşayım” diyerek çantanı alır çıkarsın dışarı. “Acaba İstiklal Caddesi'nin bir benzerini bulur muyum?” düşüncesiyle gece yarısı keşfe çıkarsın. Daha önce gördüklerine nazaran bu saatte daha bir hareketlidir Edinburgh ama İstiklal Caddesi ve Taksim? Yok hala çok uzaktırlar bundan...

Yarım saat kadar gezinir, acıktığını farkeder, bir “take away”ciden “cheesy chips” alırsın. (Bu ikisi, kısıtlı bütçeyle hayatta kalabilmek için çok önemli kaynaklar oldukları için İngilizce terimleri kullan. Yoksa bildiğin patates kızartması üzerine peynir... Bu arada “teyk evey” ve “çiğzi çips” okunur...) Hostele döner, ortak odada film seyredenlerle yemeğini yer, sonra da yatağına gidersin.

Edinburgh hikayesi burada bitmez. Yarın Highlands'in derinliklerinde keşfe çıkacağımız turla sabah erkenden şehirden ayrılınacaktır ancak Edinburgh hikayesi burada bitmez...

yazan-yöneten: fab (Ağustos-Ekim 2008)
Related Posts with Thumbnails