Onu buluyorsunuz.
"Bu sefer oldu!" diyorsunuz.
Önce herşey rüya gibi gidiyor, sonra bitiyor.
"Bitiyorsa nasıl gerçek olabilir ki?" diyorsunuz...
Zaman geçmeye devam ediyor.
Zaman geçtikce,
önce gerçek olmadığından şüpheleniyor,
ardından da gerçek olmadığına kesin kanaat getiriyorsunuz.
Buna ömur boyu 3 defa, 5 defa düşüyorsunuz belki...
Bir süre sonra şöyle demeye başlıyorsunuz:
"Hepsinin sonu böyle oluyorsa, bu sadece bir yanılgama. Biz de bir yanılgamanın peşinde dolanıp duran hayali varlıklarız."
Gerçek olmayan bir fırtına havalara uçuruyor bizi,
savuruyor,
döndürüyor,
döndürüyor
ve sonra etkisi geçince de yere düşüruyor!
Canımız da acıyor, kolumuz bacağımız da kırılıyor...
Ben şimdi neye inanacağım?
Düz mantık şunu söyler: Eğer fırtına gerçek değilse ve sen gene de onunla birlikte havalaniyorsan sen de onun kadar hayalsin demektir.
Yani biz, yanılsamanın peşindeki gerçek olmayan imgeleriz sadece.
Resmin içerisindeki karakteriz.
Ne boyutumuz var, ne de derinliğimiz.
Ama gene de acıyor canımız...
24.02.2007 / C.tesi / 19:29 / ev
resim: nighty@deviantart & fab
4 comments:
yanilsama
"bu sefer oldu"...bu cümleyi kurmak o kadar güçtür ki...eğer hayatta bir kez olsun tüm ruhunuzla bu cümleyi söylediyseniz siz de şanslı insanlar azınlığı içerisindesinizdir...Ama bu cümleyi kurduğunuz özne siz hiç ama hiç istemeden çıkıp gitmişsse hayatınızdan , acıtmanın gerçekliği vurur yüzümüze...elimizde kalan da sadece cümlelerimiz olur...ama karşımızdakinin hislerinin bir yanılsama olduğunu anladığımızda peşinden gittiğimiz hiçbirşey kalmamıştır bana göre...O noktada yapılması gereken: tüm sözcükler uzaya doğru yol alsın :))ben biliyorum ki o gerçekliği görebilen bedenler yolumuza çıkacaktır bi gün...altı milyarlık bir gezegen burası!
ama birşey daha var ki...yaşadığın her yanılsama...ya da bedeninde hissettiğin her cam kırığı seni biraz daha ruhsuzlaştırıyor...duvarlar örüyorsun yavaş yavaş...çocukluğunu unutmadan öğrenmeye ve sevmeye devam etmeli insan...o saflığı yitirdiğin vakit herşey büyüsünü kaybediyo çünkü...sanırım burda dursam iyi olacak , yüzlerce parametreyle aşkı açıklamaya devam edip bıktırabilirim seni;)...
tuana'ya, teşekkürler bu güzel yorumlar için. =)
zaten uzun uzun tartıştık bu konuyu seninle ama burayı boş bırakmak istemedim.
bu yazı aslında tüm hayatın gerçekliği ya da soyut bir kavramdan ibaret olmasından ziyade "aşka" bir gönderme ve daha da ötesinde "gerçek aşk" denilen ütopyayı kendi bildiğince çekiştirmekte. =) "bildiğimiz aşklar kısa sürüyorsa ve eğer onlar "aşk"sa, gerçek aşk tanımı da sonsuza kadar sürmekten bahsediyorsa, bu "evet buldum" dediğiniz ama sonra hiç yokmuşçasına kaybolan şeyler düz bir mantıkta gerçek olmamayı gerektirmez mi?" diyor kısaca ve gene de sonunda, "peki neden hala acıyor canımız?" demekten kendini alamıyor...
yorum yazıdan uzun oldu. =)) herkes kendine bi parça alır heralde burdan...
Post a Comment