Çıkarsınız kapıdan tüm görkeminizle. Atlarsınız otobüse, tramvaya. Sorsalar, “Halkın içine karışmayı seviyorum.” diye gelir cevap. Tramvayın camından yansıyan görüntüye bakılır hayran hayran. “Ulan bugün yakışıklı oldum be!”
2-3 durak sonra senin yaşlarında bir genç biner, gelir oturur yanına. Kaykılır iyice koltukta, dizleri karşıya dayar, kafayı yaslar geriye, uyur. Camdan yansımasını görürsün. İçine bir kurt düşer. Tişört, fermuarlı, kapüşonlu üst, sakallı bir yüz. Bildiğin tarz işte çocuk!
Yıkılır imparatorluğun. Bende mi tişört giyseydim diye düşünmeye başlarsın. “Ben dünyanın dibine vurmuşum. Giyim kuşam bağlamaz beni. Çoktan aştım ben bunları…” havasına mı girseydim acaba ben de dersin…
Bitmez bu hikaye...
Ertesi gün en rocker tişörtünü giyer, gecelere akarsın. Mekanlar, barlar senindir. Ta ki süper baskılı bir gömlek ya da armalı bir ceket giyen birileri gözüne ilişene kadar. Gıcık olursun. Bünye üstünde ne yoksa onu ister inatla!
Nedir ulan bizim bu çektiğimiz?!
NOT: Fena yakışıklıyım ama bugün! =)
25.10.2007 / Perşembe / 14:05 / vapur / not defteri
/ simit / ayran
(“İçindeki Çocuk” tan 20 dk. Sonra…)
resim: fab
4 comments:
Beni mi anlattın? =D
Not: Bende mi tişört giyseydim ya?
komşu tawuk kaz ilişkisi bugün saçımı fönlesemmi fönlemesemmi yoksa 80ler mi olsam götikmi diye 1 saat düşündüm kot tişört şeklinde çıktım erkee has bi duygu olmasa gerek
Bir de şu açıdan bakalım...
hala ne giydiğimiz ve nasıl göründüğümüz bu denli önemliyse demekki HAYATA DAİR kurulacak daha çok cümle var, demekki hala YAŞLANMAMIŞIZ:)))
yooo? baya baya kendimi anlattım. ama farkettim ki kız erkek hepimizde var bu. özgüven falan tamam ama nolursa olsun güzel olmak, yakışıklı olmak, beğenilmek istiyoruz. bu istek de bizde kaygı yaratıyor. geriyor bizi çoğu zaman...
Post a Comment