Herkes çok beğendiğini söylüyor etrafımda. Bir sürü kişi televizyona çıktığı gün bana (ve muhtemelen etraflarındaki diğer kişilere) linki göndererek izlememi istedi. Muhtemelen ben birazdan beğenmediğimi söylediğimde siz de onlar gibi tepki vereceksiniz. Olabilir…
Elbette düşünce güzel. Takdir etmiyor değilim. Ancak bana kalırsa yeterince ince düşünülmemiş.
Haluk Bilginer çok başarılı bir oyuncu. Belki de en beğendiğim Türk aktör. Başarısını da reklamda göstermiş zaten. Görüntü aynen Mustafa Kemal Atatürk.
Gel gör ki ses değil. Hani derler ya görüntü var, ses yok. Bence bu reklam öyle olmuş. Hal ve tavırlarının ağırlığı, yüzü, giyinişi aynen Atatürk’ü yansıtsa da o ses Atatürk’ü yansıtmıyor. Evet bu bir reklam, bir sinema filmi değil ama 10 Kasım’da çıkarılarak İş Bankası’nın Atatürk’e olan şükranları bildiriliyorsa, ben bir Atatürkçü olarak daha güzel bir iş beklerim.
Haluk Bilginer seslendirme konusunda da aktörlüğü kadar başarılı ve zaten bir süredir de İş Bankası’nın reklamlardaki sesi. Bunun yanında da sadece sesiyle yaptığı bir sürü iş var. Yani o sesi o kadar çok duyuyorum ve o sese o kadar aşinayım ki, doğal olarak o konuşanın Atatürk olduğuna kendimi inandıramıyorum. Bu güzel düşünülmüş reklama kendimi kaptıramıyorum. Bu çok büyük bir hata. Gözünüzü kapatıp dinleyin bakalım reklamı. Gözünüzün önüne Atatürk mü geliyor, Haluk Bilginer mi?
Haluk Bilginer ne yaparsa yapsın Atatürk’ün konuştuğu gibi konuşamaz çünkü ses renkleri birbirinden çok farklı. Haluk Bilginer’in çok doygun, tok ve kalın bir sesi var. Atatürk ise hitabeti bu kadar güçlü bir lidere göre çok ince bir sese sahipti. Ancak hitap ederken ki coşkusu ve gücü sesinin inceliğini gölgede bırakarak, bunu ona özgü bir diğer özellik haline getiriyordu. Bence Atatürk’ün sesi, duyduğum en güçlü ve en güzel seslerden biridir.
Bu nedenledir ki ben bu ses konusuna bu kadar takılmaktayım. O noktada Atatürk’e özgü bir şey var. O, Atatürk’ün sesi! Küçüklüğümden beri duyduğum, ince, tiz, kulaklara, yüreklere işleyen bir ses! Doğal olarak O'nun bu kadar başarılı bir görüntüsünün yanında O’nun sesinden bu kadar uzak bir ses duymak, benim için bu reklamı başarısız yapıyor.
İş Bankası’nın Atatürk severlere bu güzel jesti yapması ne kadar hoş olsa da, daha ince düşünülebilmesini dilerdim.
Bence reklamda, buna nazaran daha küçük ama gene de söylemeden geçemeyeceğim bir eksik daha var, o da hikaye. Çok basitçe “Gülü seven, dikenine katlanır.” sözünün üzerine gidilmiş. Gül bahçesi ve Türkiye benzetmesi yapılmış. İyi, güzel, hoş ama biraz da boş geldi bana. Çok daha derin bir şeyler olabilirdi.
“Bu kadar ukalalık yaptın, onu da sen söyle o zaman!” diyenler var sanırım aranızda. =)
Benim ilk aklıma gelen, Atatürk’ün başından geçtiği rivayet edilen bir hikaye. Eminim araştırırsam yüzlerce Atatürk’e dair hikaye ve onun söylediği tarihi sözlerden bulabiliriz. Şimdi birkaç tanesine baktım bile. Ama bakmadan önce aklımda bir tanesi vardı, gene de onu yazacağım. Madem ki mevcut reklam “bir ülke kurmak istiyorsan, her şeyi göze alacaksın.” fikrini savunuyor, ben de onun üzerine gideyim. Buyurun hikayeye…
İzmir kurtulmuş. Tatlı bir yorgunluk. Atatürk ve maiyeti trenle Ankara’ya hareket eder. Ertesi sabah yaveri, Paşa’nın kapısını çalar. İçeri girdiğinde Paşa, yorgun, bitkin, kravatını yıkamaktadır.
Yaver “Paşam bu ne hal? Hiç uyumadınız mı? Neden kravatınızı kendiniz yıkıyorsunuz?” diye sorar.
Atatürk “Ya çocuk. Kompartımanıma yastıkla battaniye koymayı unutmuşsunuz. Kolumu yastık yaptım, ağrıdı. Setremi yastık yaptım, üşüdüm. Ben de uyuyamadım kalktım.” der.
Yaver “Aman Paşam! Birimize haber verseydiniz hemen size bir yastıkla battaniye getirirdik.” der Paşa’nın elinden kravatını alarak.
Ve bir ülke kurtarmaktan dönen komutan, tarihi bir cevap verir: “Geç fark ettim. Hepiniz en az benim kadar yorgundunuz. Hiçbirinize kıyamadım. Önemli olan benim uyumam değil, milletimin rahat uyuması.”
Çok var böyle hikaye. Gerçektir, değildir bilmiyorum, bilemeyiz. Ama benim öğrendiğim, düşüncelerine inandığım adamın bu cevabı verebileceğine inanmak benim için çok zor değil. Ve onunla ilgili bir şeyler çekiliyorsa, bunun gibi O’nu daha çok yansıtacak bir şeyler olmasını tercih ederdim.
Son olarak da benim kendisini her düşündüğümde kulaklarımda çınlayan, “Beğenmedim işte!” diye sayfalarca yazı yazmama sebep olan, bu adamın destansı sesini yeniden duymak isteyen varsa, buyurun o da aşağıda…
Tüm şikayetlerime rağmen bu güzel çalışma için Türkiye İş Bankası’nı ve prodüksiyona emek veren herkesi tebrik ediyorum.
Atamıza En İçten Saygılarımla;
Fatih MISTAÇOĞLU
2 comments:
önceliklen bu reklamın eksiklerine raamen bende tebessüm uyandırdığını belirterek başılıyım yoruma fab beyefendi.sizin düşüncelerinize katılmıorum desem saçmalık olur eksikliklerden sözettim bende.şöyleki hak wermemin sebebi gülü sewiosak dikenine katlancaz mewzusudur."sen Atatürk değilmisin"bu reklamdada başında belirtmiş adamlar zaten.. gülü sewen dikenine katlanır tamamda Atatürk'ün konu alındığı 1 reklamda hiç bi eksikliğin olmaması taraftarıyım.dediin gibi görüntü çok güzel..Haluk Bilginer'in oyunculuguna laf etmek yersiz olur tabiki.düşündüklerimide anlatmam zor gelio bana birazcık.kısaca düşüncelerimle aynı dorultuda bi yorum gördüm ben fablamacada.bikere daha takdir ettim bikere daha iyki bulmmuşum ulan bu siteyi iyki warsın ulan patron dedim içimden.biz didiklemezsek bukadar ne tadı kaldı şimdi düşünceside değil aslında.şöyle bişey daha wardı sanırım Mustafa Altıoklar'ın bi projesiydi haşin liseli Arda Kural efendi Atatürk'ü canlandıracakmış.geçtiğimiz yaz duymuştum bende bunu oldumu bittimi yayına girdimi iptal oldumu hiç bi fikrim yok.be hatun madem yorum yapıyosun araştır diye düşünün ewet düşünün bende şunu söyliyim etkilenmiim dedim şimdi orda bişi görürüm yazarım anlatmak istediim şey sapcak saçma subuk şeyler çıkcak ortaya.yazıdan uzun yorum yaptım be helal olsn bana.Ha Arda Kural şeysini söylememin sebebi Atatürk konusunda hassaslığı belirtmemdir.Daha seçici olunmalıdır.olunduğundada en ince ayrıntısına kadar düşünülmelidir. kısaca ellerinize sağlık fab bey =)
Bence de. Eğer söz konusu "Atatürk" ise 100 düşünüp, 1 kere yapcan. Böyle olmalı...
Post a Comment