Friday, 30 March 2007

GOOGLE BİZE LOGO YAPSANA!

Merhaba herkes!

Eğer burada beni okuyan bir kaç kişi varsa, onlara seslenmek istiyorum. Heyy! =)

Konumuz şu: http://googlebizelogoyapsana.com/

Nedir bu? Ben de ilk başta idrak edememiştim ancak siteye girdiğinizde Bahadır adlı bir esmer şekerin gayet açıklayıcı videosunu, onun genizden gelen egzotik sesi eşliğinde izleyebilir ve çok hızlı bir biçimde bu konu hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Elbette ben de burada size kısaca bahsedeceğim...

Google Bize Logo Yapsana, 4 ateş parçasının başlattığı bir hareket, bir akım.

Bildiğiniz gibi Google, nabza şerbet vermekte üstüne olmayan bir marka, bir arama motoru, bir internet devi, bir her bişey... Nasıl veriyor bu şerbeti nabza göre? Mesela girdiniz Google'a. Bişi aratacaksınız. Böyle bir değişiklik gözünüze çarpıyor. Nedir o? AAA?! Google logosu bişi olmuş? Böyle gene Google logosu gibi ama üzerinde oynanmış. Nedir bunun olayı?

Mesela Bahadır'ın videosundan da izleyebileceğiniz gibi Amerikalı'ların zafer bayramı tadında kutladıkları bir 4 Temmuz'ları var. 4 Temmuz'da giriyorsunuz Google'a, Google'ın logosu 4 Temmuz'a uyarlanmış. Bunun gibi Kore bayraklısı var, gene Hristiyanlar'ın Şükran Günü için düzenlenmiş olanı var. Yani? Yani nabza göre şerbet verme durumu var.

Peki bu çocuklar niye debeleniyor? Dertleri nedir? Bu çocukların bununla bir dertleri yok! Bunlar diyorlar ki "Biz 70 milyonluk bir ülkeyiz. Bizim nabzımızın atışlarını toplasan, bir kısım ada ülkelerinde 4,3 büyüklüğünde deprem olur. Bizim nabzımızın neyi eksik?" Yani tam olarak böyle demiyorlar belki ama benim cümle fazla renkli olmuş olabilir. Ancak aynı kapıya çıkıyo. (Valla!)

Yani bu hareket, Google'ın dikkatini çekmek ve Türkiye'ye özel logoların da koyulmasını sağlamak amacıyla başlatılmış. Ve diyorlar ki "Gelin bunu hep beraber yapalım." Siteleri yeterince ziyaretçi sayısına ulaşırsa, gazetelere, dergilere, televizyona konu olurlarsa Google'ın dikkatini çekebilirler.

Bununla da kalmayıp logoları da tasarlıyorlar, dışarıdan tasarlayanlarınkini de sitede yayınlıyorlar. Yani aslında Google için bir nevi "Armut piş, ağzıma düş!" oluyor. Ohhh!

Peki bunu kim yapıyor? Bu işin arkasında ne kalitede kişilikler var? Kim bunlar?

- Özgür ALAZ
- Cihan ERGÜR
- Can Oktay HEPER
- Muammer OKUMUŞ

Ben bu şahısları tanıyorum. Çünkü bunlar benim arkadaşlarım! =) Sadece Can Oktay HEPER'i tanımıyordum, sadece duymuşluğum vardı ancak "Madem şuraya iki kelime bişiler çizittiriyorum, biraz araştırayım..." dediğimde daha önce tanışmamış olduğuma çok pişman oldum. Burada uzun uzun anlatmaya gerek yok. Adamlar zaten site yapmış. Ahan da sitenin "Biz Kimiz?" kısmında bu 4 ateş parçasıyla ilgili ayrıntılı bilgiler var. Yalnız araştırırken gördüğüm http://www.coheper.com/ adresindeki Can'ın sitesi beni benden aldı. Harika tasarımlar var. Bir girin bakın derim, çok takdir ettim. Can'la da en yakın zamanda tanışmak dileğiyle...

Diğer 3 ateş parçası, az önce söylediğim gibi arkadaşlarım. Özgür, Cihan ve Muammer. Buradan ben de bahsetmiş olayım.

Özgür ALAZ, zaten http://www.marketallica.com/ adresinde hayat bulan bloguyla çok büyük kitlelerin, özellikle de pazarlama dünyasından kişilerin ilgisini üzerine çekmeyi başarmış ve yaptığı saptamalarla da bu ilgiyi sürekli üzerinde tutan güzide bir kişilik. (Siz bunu bilmezsiniz! Bunu görseniz nasıl temiz yüzlü, nasıl efendi bir adam. Ensesine vur, ağzından lokmasını al. Kibar, nazik... Yani böyle site yapsın, pazarlama dünyasının nabzını tutsun falan hiç beklemezsiniz. Çok şaşırtır insanı. =) ) Kendisini ayrıca tebrik ediyorum. Sitesi en son gördüğümde Marketing Türkiye dergisinin seçtiği "2006'nın en iyi 10 blogu" arasındaydı. Kim bilir onun üzerine nelerin altına imzasını attı...

Bu Cihan da ufak tefek atom karınca. İlk tanıştığım günden beri çok severim. Her işin hakkını verir, her işin altından da kalkar. Dedim ya: Atom Karınca! =) Cihan da kendi blogunda teknoloji trendlerini inceliyor. Ahan da şu site: http://tech4men.blogspot.com/

Muammer'le de tanışıklığımız yılları eskitmiş durumda. Çalışkanlığı ve azmiyle dikkatleri üzerine çeken bir kişiliktir. Sitede kendisinden "26 yıldır yeryüzünde hayallerini gerçekleştirmek için dolaşıyor." şeklinde bahsedilmiş. Hiç şüphemiz yok. =)

Ben ne diyorum? Girin siteyi bir inceleyin diyorum. Varsa teknik bilginiz, beceriniz, oturun siz de bir logo tasarlayın, koysunlar siteye! İnternet üzerinde de olsa bu milli bir akım. Hep birlikte destek olmalıyız. He logo çizemiyorsunuz ama bunu görünce zınk diye bir ampul yandı kafanızın üzerinde! Süper bi fikriniz var. E yazın siteye! Bunlar yetenekli adamlar, yapsınlar sizin de harika fikrinizi. Adınızı da altına yazarlar, hiç merak etmeyin.

Siteye girenler bu projeye ne şekilde destek olabileceklerini zaten ana sayfadan öğrenebilirler.

Hepsini tebrik ediyorum. Bu projeyi destekliyoruz. Hep destek! Tam destek!

Son olarak da sitede Google Türkiye için tasarlanmış bir kaç logoyla yazımı bitiriyorum. Zaten 3-5 kişi okuyor. Bak hepinize tek tek soracağım, ona göre!

30.03.2007 / Cuma / ev / 15:48

Thursday, 8 March 2007

Grey's Anatomy

Harika yaa!
Gerçekten de harika! Müthiş bir konu, harika mekan, güzel görüntüler, ilgi çekici ama bir o kadar da karmaşık ilişkiler, renkli karakterler, insanı kendine bağlayan karakterler, ince düşünülmüş, ekrana da aynı titizlikle yansıtılmış bir hikaye!
Grey's Anatomy!
Grey's Anatomy'den bahsediyorum, evet. Sanırım son dönemde bir Gremmy ödülü de kazandı; en iyi drama dizisi dalında...
Çok da umurumda değil açıkçası ödül almış mı, ne ödülü almış ama aldıysa da kesinlikle hak ediyor yani!
Bugün diziyi izlerken fark ettim ki gülümsüyorum. Evet! Komik bir sahneye gülmek değil bu. Bir espri üzerine oluşan tebessüm de değil. Gülümsemek. Bir bütüne verilen tepki. Karşımda o kadar güzel bir şey var ki, memnuniyetle gülümsüyorum. Ve aslında gülümsediğimin bile farkında değilim. O kadar içten geliyor ki o gülümseme ve o kadar doğal ki, fark etmiyorum bile. Benim daha önce de bazı şeyler üzerine kullandığım anlatım biçimiyle, gerçekliğin dokusunda bir farklılık yaratmıyor bu dizi izlerken. O yüzden olduğunu hissetmiyorsun pat diye. Zaten oradaymış gibi. O dizinin verdiği duygular, beni oluşturan karmaşık dokunun içerisinde zaten olan öyle yerlere uzanıyor ki, hem beni inanılmaz mutlu ediyor, yetişebilmek için eve koşmamı sağlıyor, ekran karşısına bağlıyor ve hiç bitmemesini istettiriyor, hem de yüzümde doğal bir gülümseme belirtiveriyor. Kolay bir şey değil bu! Öyle rasgele de olmaz...
Biraz diziden de bahsedeyim bilmeyenler için. Bu bir hastane dizisi. (Zaten hastane dizileri her zaman ilgimi çekmiştir.) Seattle Grace Hastanesi’nde geçiyor dizi ve baş rol oyuncumuzun dizideki adı Meredith Grey. Bu sebeple de dizinin adı Grey’s Anatomy. Yani “Meredith’in Anatomisi” diyoruz ama okunuş olarak Grace ve Grey’s aynı okunuyor. Böyle de bir kelime oyunu var. Niye açıkladıysam artık?.. =)
Hikayenin merkezinde 5 tane cerrahi stajyeri var. Hepsi kendi çaplarında sorunlu, bir hikaye oluşturacak kadar ilginç ve gülümsemenizi sağlayacak kadar hazır cevaplar. Üstelik de sürekli saçma sapan şeyler yapıyorlar. =) Bunun üzerinde onların öğretmeni olan doktorlar var. Onlar ayrı bir dünya. Cerrahi biriminde işler karışık, ilişkiler karışık, ameliyatlar zaten hep karışık, her şey karışık. Ama ilişkiler o kadar karışık ki, cerrahi bölümünde geçen bir hastane dizisi en iyi drama ödülünü alıyor. (Aslında hastanede dram olur ama? Bu aynı zamanda komik de. O sebeple şey ettiydim ben...)
Eğer bu aralar eve geldiğinizde bir boşluk hissediyorsanız, televizyonda bir şey bulamıyorsanız, MSN'in başına oturup kalkamıyor, sonunda kalktıktan sonra da "off gene saatler harcadım şurada yaa!" diye hayıflanıyorsanız daha iyi bir şeyler yapmayı öneririm size. Ne önerdiğim de ortada sanırım. Digiturk'un Dizimax kanalında her çarşamba saat 21:00'de Grey's Anatomy var. Şu an 3. sezonu oynuyor. Tabii siz kalkıp burasından izlemeye başlamayacaksınız. (Sakın haa!) Ben biraz önce fark ettim ki 44 bölümdür izliyorum. Her bölümde katlanan bir heyecan ve bağlılık var. Çılgın bi şey!
Siz ne yapacaksınız? Her taraf cd satan dükkanlarla dolu. (Korsana hayır!) Gidip sorun, Grey's Anatomy'nin geçmiş 2 sezonunu alın. Zaten gerisi kendiliğinden gelir. =)
Durum budur! Sonra "Neden haber vermedin?", yok efendim "Bu dizi çok güzelmiş yaa! Kaçırmışız!" falan diye bana gelmeyin! =)
07.03.2007 / Çarşamba / 22:14 / ev
resim1: abc.com & fab
resim2: fab
Related Posts with Thumbnails