Hiç de haberim olmadı. Bi baktım, anneyim! Belirtilerin çoğu mevcut…
...
“Anne olmak”, fizyolojik anlamını çoktan aşmış ayrı bir kavram. Anne dediğin şey, bir çeşit süper kahraman gibi bişi zaten. Süper kahramanları nasıl biliriz? (İyi biliriiiiiiz! Aman çok komik!)
Süper kahramanların, olamayacak işleri yapabilmek için özel güçleri vardır. Kimisi uçar, kimisi zamanı durdurur, kimisi ateşe dayanıklıdır, kimisi çok güçlüdür… Diğerleri (normal insanlar) bu görevleri başarmaktan çok uzakken onlar kolayca yapıverirler. Ayrıca süper kahramanlar sorumluluk sahibidir. O sorumluluğu almayı kabul ettikleri için kahramandır aslında onlar. (Örümcek adamımız Peter Parker’ın amcası ne demişti ona ölmeden önce: Büyük güç, büyük sorumluluk getirir…) Son olarak süper kahramanlar alçak gönüllüdür. Onlar bu güçlere zaten sahiptir ve bunları iyilik için kullanıyorlardır. Kim olsa aynısını yapacaktır. Bunda büyütülecek bişi yoktur.
Anne dediğin de aynen böyle bir süper kahraman. Artık bi şekilde o şekil değişiminden sonra nasıl oluyorsa bazı güçler vücutta bitiveriyor. Gündelik hayatın süper kahramanları onlar!
Mesela:
- Çalışkanlar: Düşünün annenizi. Siz yemekten sonra öyle ayı gibi sofradan kalkıp giderken onlar önce sizin yemeğinizi bitirmenizi bekliyorlar. Sonra bulaşıkları hallediyor, masayı temizliyor, tezgahı topluyor, artan yemekleri dolaba kaldırıyorlar. Lavaboyu temizleyip bırakıyor, çöpü çıkarıyor, öyle mutfaktan çıkıyorlar…
- Düşünceliler: Hiç bir noktayı atlamıyorlar. Her gün ne yemek yapsam da çocukları doyursam diye kafa patlatıyorlar. Doktor randevunuzu, tenis yada gitar kursunuzu, okuldaki müsamerenizi unutmuyorlar. Sabahları hergün zamanında kalkıyor, sizi okula yetiştiriyorlar. Kıyafetleriniz temiz mi değil mi diye bakıyorlar, yıkıyorlar, katlıyorlar, dolabınıza koyuyorlar.
- Güçlüler: Çok acaip kaslarında çok gizli güçler saklıyorlar. Belki siz net olarak annenizden daha fazla ağırlık kaldırabiliyor gibi gözüküyorsunuz ama pazara giden anneniz 4 kilo patates, 3 kilo elma, 2’şer kilo portakal ve mandalina, 4-5 ayrı torbada karnıbahar, patlıcan, kabak, domates ve soğanı 2 saat boyunca taşıyabiliyor. Torba ellerini kesmiyor, yoruldum diye de söylenmiyorlar. Sadece bu kadar da değil! Eve geldiğinizde pat diye salondaki koca koca koltukların yer değiştirdiğini, televizyonun sehpasıyla birlikte öbür köşeye taşındığını görürsünüz. Peki hiç katılaşana kadar yumurtanın beyazını çırptınız mı? O zaman anlarız ne kadar güçlü olduğunuzu…
- İkiden fazla el ve kola sahipler: Sizi okuldan almaya geldiklerinde verdiğiniz çantanızı, montunuzu, önlüğünüzü, futbol topunu, öğretmeninizin teslim ettiği bitki deneyini, gelirken aldığı bir kaç poşet meyve-sebzeyi ve kendi çantalarını her nasılsa taşıyabiliyorlar! Çok acaipler!..
- X-ray ışınlı gözlere sahipler: Duvarların olmasa bile yastıkların, kenara attırılmış pantalonun, koltuğun, perdenin arkasını görebiliyorlar. Bir türlü bulamadığınız ve onun yüzünden geç kaldığınız güneş gözlüğünü sizin odanızda, sizin yastığınızın altında hiç aramadan bulabiliyorlar. Kaybolan anahtarlarınızın yerini sanki onlar kaldırmışçasına “aynanın önündeki mavi makyaj kutusunun arkasında” diye söyleyiveriyorlar. Kaybolan uzaktan kumandaları bulmak konusundaki becerilerini hiç söylemiyorum bile…
- Ultra süper sonik kulaklar: Anneler herşeyi duyar, herşeyi bilirler...
- Ateşe ve soğuğa dayanıklılar: Tavadaki cozur cozur kızaran köfteleri elle çevirmek mi dersin, kaynayan tencereyi bez kullanmadan alıp kenara koymak mı dersin, yoksa kaynar suda bulaşık yıkamak mı? Annesi tarafından leğende yıkanan oldu mu hiç aranızda küçükken? Su kazanda kaynatılırdı hani? Maşrapayla dökülen su sizi hep yakar ama onların elini asla…
Elbette daha çeşit çeşit özellikleri var. Bunlar en belirginleri. Ayrıca kimliğini gizleyen her süper kahraman gibi onların da yakayı ele verdikleri noktalar var:
- Çocuk: Elbette en belirgin özellik. Yanında bir velet varsa onun anne olduğunu anlayabilirsiniz genellikle…
- Soğan-sarımsak kokusu: Ellerde soğan sarımsak kokusuyla karışık bulaşık deterjanı kokusu. Sürekli yemek yapmaktan ellere sinen bu koku asla gitmez ve tarafımdan “anne kokusu” olarak adlandırılır.
- Sabır ve sevecen davranışlar: Normalde ağzına bi tane patlatacağınız yaramaz veledi sevgiyle eğitmeye çalışıyorsa biri, annedir o!..
- Fedakarlık: Daha ne olsun? Kendi hayatını size vermiş, size yaşatıyo. Onlar da kenardan hayata dahil oluyo sizin müsade ettiğiniz kadar…
- Süper güçler: Ayrıca yukarıda sıraladığımız süper güçlere nail kimseler zaten kendilerini anne olarak açık etmişlerdir…
...
İşte böyle oldu! Ha şimdi ben ukalalık yapıp benim de süper güçlerim var falan mı diyorum? Hayır, yok öyle bişi! Bazı belirtiler bende de belirince empati oluverdi kendiliğinden.
Sadece diyorum ki, bu çok geniş ve çok yüce bir kavram. Gel gelelim neredeyse 4 aydır 6 yaşında bir çocukla yaşıyorum ve ömrü hayatımda annemden en uzak olduğum şu aylarda kendimi anneme hiç bu kadar yakın hissetmemiştim. Hiç bu kadar güçlü bir empati kurmamıştım. Benimle ve ablamla işinin ne kadar zor olduğunu anlamamıştım. En azından benim için ne derece önemli bir görev üstlendiğini anlamamıştım. Hep takdir etmiştim ama görüldüğü üzere gerçekten anlamamışım.
Ha anneleri bu kadar övdüm de babalar da konu mankeni değil elbette. O da ayrı bir olgu, varlığına ihtiyaç duyduğumuz. Her iksininin de ayrı görevleri var icra ettikleri. Ben evin içinde bu kadar eşelendiğim için olacak ki annemle derin bir empati kurdum. Babamın da yeri ayrı. Onu da anlayacağım günler gelecek elbet… =)
Sabahın köründe Max tarafından kayıp uzaktan kumanda için uyandırılıp, kayıp kumandayı elime gelen ilk yastığın altında bulduğumda, sıcak suyun, tavada pişen “pancake”in elimi eskisi kadar yakmadığını gördüğümde, okuldan eve dönerken sürekli eli kolu dolu yürüyenin artık ben olduğumu farkettiğimde ve kaslı gibi görünen kollarım alışveriş torbalarıyla kopma noktasına geldiğinde hep ufak tefek annem geldi gözümün önüne. Bir de o yumurtanın beyazını çırpamadığımda!
Satmışım Spiderman’i, Batman’i, Superman’i! Benim süper kahramanlarım varsa yoksa annemle babam! Herşey için çok teşekkürler benim canlarıma!
Ayrıca bu vesileyle babamın “babalar günü” de kutlu olsun. Annemin de çoook geçmiş anneler günü!
Tebrikler, oğlunuz anne oldu!
Yazıya emeği geçenler:
Annem: Fahriye MISTAÇOĞLU
Babam: Nihat MISTAÇOĞLU
Velet: Maxy Daxy
16.06.2008 / 13:41 / pazartesi
/ mayfield / oda / kucak üstü / yeni antika masam
/elma suyu - su - kuru yemiş
/ robie williams - feel
/ mayfield / oda / kucak üstü / yeni antika masam
/elma suyu - su - kuru yemiş
/ robie williams - feel
resim: süper anne - fab
6 comments:
hacı baba kısmını çok teğet geçmişsin, 10 paragraf anne 1 paragraf baba, babalar da süpermen bence ;) ama özlem kokan bir yazı olmuş mom fab!
sevgili fatih abi ben istanbul'dan yazıyorum,yazılarınızı sürekli takip ediyorum. benim sorunum şu: tam üç gün oldu kumandamı bulamadım ne önerirsiniz? RUMUZ: BREAK HEART
fatih ingiliz anneleri nasıl peki? ;) bizi bu konuda aydınlatır mısın? RUMUZ: HOT ICE CREAM
mustafa;
baba kısmını teğet geçtim ama neden teğet geçtiğimi de belirttim ama di mi? =) anne empatisiydi söz konusu olan, onu yazdık. gene de babaların ellerinden öptük...
rumuz: break heart;
puhahahaha! süpersiniz kızlar yaa! =D dediğim gibi, ilk yastığın altına bakın salonda gördüğünüz. orada yoksa kesin çekyatın altına kaçmıştır. =P
rumuz: hot ice cream;
rumuzlara bayıldımmm! =) ingiliz anneleri taş. kısa ve net. =D e bunlar zaten güzel, anne olunca birden çirkinleşecek halleri yok. güzeller. =)
Bu yazın bana sebebini bilmediğim bir şekilde duygulanmama, hatta gözlerimin nemlenmesine sebep oldu... sanırım benim canım annemin benden uzak olması bunda önemli bir etkendir ayrıca benim de ege ve umut la yaşadığım benzer durumları yaşıyor olmamadan kaynaklanıyor olabilir. Ama şu gerçek ki yazı çok dokunsal olmuş :-) büyük ihtimal herkeze dokunmuştur.
uğur;
bi kaç arkadaşım anneleriyle beraber okuduklarını söylediler ve bana teşekkür ettiler. bana dokunduğu kadar başkalarına da dokunabilmiş demek ki yazı. çok değil belki ama bana yetti...
bir de annem okuyup "anladın mı annenin kıymetini" dedi telefonda. =) anladım anne!
Post a Comment